top of page

Anksiyete ve Psikanalitik Çerçeve



Anksiyete, Freud ve Psikanaliz
Anksiyete ve Psikanalitik Çerçeve

Kapitalist çağın popülasyonunu ciddi anlamda genişlettiği, sömürü çarkının yabancılaşmış insanlar yığınını oluşturduğu sürecin çıktısı olarak anksiyete psikopatolojideki önemini sürdürüyor. Bununla birlikte, modern çağın ötesinde, anksiyete kavramı Freud’un psikanaliz kuramı çerçevesinde incelenen kavramların da başında geliyordu. Psikanaliz, anksiyeteyi sadece bireyin bilinçli düşüncelerinden ibaret görmez; aksine bilinçaltındaki çatışmalara ve bastırılmış arzulara bağlı olarak ele alır. Dolayısıyla başlığımıza ilham olan şey de bu ikili ilişkidir: Anksiyete ve Freud.


Sigmund Freud, anksiyeteyi insan psikolojisinin temel mekanizmalarından biri olarak tanımlar. Freud'a göre anksiyete, “benlik” (ego) üzerinde baskı oluşturan dış ve içsel tehditlerin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Psikanalitik bakış açısına göre, anksiyetenin üç temel kaynağı vardır:

 

Gerçeklik Anksiyetesi: Dış dünyadaki somut tehditlerden kaynaklanır. Örneğin, bir iş kaybı ya da fiziksel bir tehlike, bireyde anksiyete yaratabilir. Bu tür anksiyete, genellikle bilinçli bir deneyimdir.

 

Nevrotik Anksiyete: Bastırılmış arzular ve “id” ile “ego” arasındaki çatışmalardan kaynaklanır. Bu anksiyete, bireyin arzularını kontrol edememe ve bunun sonucunda cezalandırılma korkusuyla ilişkili olabilir.

 

Ahlaki Anksiyete: “Süperego”’nun çok fazla baskı uygulaması sonucu ortaya çıkar. Bireyin kendi değer yargıları ve ahlaki kurallarla çatışması, yoğun bir utanç ve suçluluk duygusuna yol açabilir.

 

Freud, anksiyeteyi ayrıca bir savunma mekanizmasını harekete geçiren bir sinyal olarak tanımlar. Bu durumda, ego tehlike algıladığında çeşitli savunma mekanizmalarını devreye sokar: bastırma, yön değiştirme veya inkâr gibi.

 

Psikanalitik terapide anksiyete, bireyin bilinçaltındaki çatışmaları anlaması ve bunlarla başa çıkabilmesi üzerine yoğunlaşır. Anksiyete, psikanalitik terapi sürecinde serbest çağrışım ile bireyin bilinçaltında bastırdığı korku ve arzuları serbest bir şekilde ifade etme alanı tanıyarak; rüyaların analiz edilerek bilinçaltı kaygı ve çatışmaların odağını anlamlandırmaya çalışarak ve aktarım-karşı aktarımın terapist/analist ve hasta/analizan arasındaki dinamikleri inceleyerek bireyin içsel dünyasındaki çatışmaları söyleme döker.

 

Anksiyete ve Modern Psikanaliz

Freud’un ardından gelen psikanalistler, anksiyete kavramını daha geniş bir perspektifle ele almışlardır. Örneğin, Karen Horney, anksiyeteyi bireyin sosyal çevresiyle olan etkileşimleriyle ilişkili olarak inceler. Horney’e göre, çocuklukta yaşanan çaresizlik duyguları, bireyin yaşamı boyunca taşıyacağı bir temel kaygıya dönüşebilir. Aynı zamanda Melanie Klein gibi nesne ilişkileri kuramı savunucuları, anksiyetenin çocuklukta bağlanma ve ayrılık deneyimleriyle yakından bağlı olduğunu vurgular. Psikanalitik kuram, anksiyeteyi sadece yüzeydeki semptomlarla değil, bireyin bilinçaltında yatan derin çatışmalarıyla bir bütün olarak ele alır.

 

 

 
 
 

Yorumlar


İletişim

​​​​​

Email​:​

iletisim@pskcemarslan.com

​​​​​​​

Telefon:

0544 915 96 39

​​​​

Adres:

Osmanbey | Pangaltı

Şişli

© 2023 Klinik Psikolog Cem Arslan

bottom of page