top of page

Bahsedilen “Vergi Reformu” Engelli Bireyleri Daha da Ötekileştirmektedir

Güncelleme tarihi: 23 Şub

TÜİK’in 2021 yılında açıkladığı istatiksel verilere göre Türkiye’de 5 milyon 841 bin 180 engelli birey bulunuyor.

 

Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Temmuz 2023 itibariyle paylaştığı verilere göre ise 7 bin 58 engelli birey resmi bakım ve rehabilitasyon merkezlerinden hizmet alıyor.

 

T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nden edindiği bilgilere de göz gezdirdiğimizde, Türkiye'de 2023 yılı Nisan ayı itibarıyla yatılı olarak 107 bakım ve rehabilitasyon merkezi, 149 umut evi, 135 gündüz merkez ve gündüz hizmetin de verildiği yatılı kuruluş sayısı olarak toplam 391 yatılı ve gündüzlü resmi bakım ve rehabilitasyon merkezleri bulunuyor.

 

Yine TÜİK’in 2022 yılının temmuz ayı verilerine göre özel ve kamuda çalışanlar olarak 140 bin 632 işçi, 65 bin 662 memur olmak üzere 206 bin 294 engelli birey bulunuyor.

 

Yazımın neden istatiksel verilerle başlattığım sorulacaksa eğer, engelli bireylerin yoğunluğu ile yaşam kalitesinin iyileştirilmesi arasındaki uçurumu görünür kılmak için diyebilirim. Engelli bireyler için sözsel olarak ve çoğunlukla da şükretmekten öteye gidemeyen empatik düşünme ancak körlük yaratmasıyla görünüm kazanır. Birey ve ailesi, engelsiz bir yaşam ideali önüne serilen barikatları aşmak ile kaybettiği zamanı yaşamaya ayıramamaktadır. Yaşamak için mücadele etmek bir tercih değil zorunluluk halini almakla birlikte, en temel gereksinimler için bile mücadele gereksinimi yorgunluğu da beraberinde getirmektedir. Burada, şimdi, kolaylıkla yazabildiğimiz “yorgunluk”, engelli birey ve ailesi için ifade edilmesi tabulaştırılmıştır. Öyle ki yorgunluk halinin ifade edilmesiyle birlikte toplumsal ayıplama ve baskı da kendisini de göstermektedir. Daha yalın bir ifadeyle, engelli bireylerin yaşamı için kıpırdamayan parmaklar, onların yaşamında yeni engeller yaratan ve aşağı yukarı ivme kazanmış işaret parmağı olarak görünüm kazanıyor.

 

DOĞULAN ENGEL DEĞİL YARATILAN ENGELLER YAŞAMI KISITLIYOR

 

Yazımızın başında belirttiğimiz istatiksel verileri referans alalım. 5 milyonu aşkın, 6 milyona yakın engellinin var olduğu Türkiye’de, engelsiz bir yaşamın sürdürülebilmesi için sağlanan olanakları düşleyelim. Bu düşleme, uzunca bir zihinsel çaba gerektirmeyecektir. Kaynakların yetersizliği ve bununla birlikte yaşamdan soyutlanan, ötekileştirilen engellilik durumu beraberinde engelli birey ve aileleri için duygusal, psikolojik çarpık düşünceleri yaratmaktadır. Derinlemesine bir inceleme gerekmeksizin, yalnızca kulak verdiğimizde başta suçluluk, yalnızlık, umutsuzluk gibi duygulanımları görebiliriz. İçerisinde bulunulan yaşam içerisinde hissedilen bu hissiyatlar, toplumsal perspektiften uzaklaştırılarak bireyselleştirilmeye yatkındır. Toplumlar, devletler ve dahası sistemin kendisi zorlayıcı yaşantılar karşısında sorumluluktan kaçınırken kolaylaştırıcılığa dair kırıntıları büyük bir lokmaymış gibi lütfederek kendi vicdani güzellemesini reklamlaştırır. Senenin bir günü belirlenmiştir, o gün engelsiz yaşam için şatafatlı reklam filmleriyle bireysel çıkar peşine düşülür ve geri kalan günlerde akla gelmeyecek empati çağrıları sarar her yanı. Bu başlığı toparlayacak olursak, anlama gayesi taşımayan dinlemekten uzak kalınan her sorun bir engel niteliği taşımaktadır. Engelli bireylerin ve ailelerinin, çoğunlukla, düşük yaşam kaliteleriyle ilgilenilmezken, onlara tanınmış ancak yaşamlarını normalize kılmayan gösterişte haklar sorunlaştırıldı, “çözüm” önerileri sunuldu. Bugün onlardan birine tanıklık ediyoruz: yeni vergi reformuyla ÖTV’siz araç alınımının 5 yıldan 10 yıla çıkartılması, dahası söylentilerde var olan engelli bireyin vefatı sonrası vergilerin mirasçılar tarafından ödenmesi değişikliği.

 

Bu kapsamda engelli bireyler ve aileleri için tanınan hak, son vergi reformuyla birlikte bir lütuf olarak tanımlanmış, bu haktan yararlananları ise mahcubiyet duygusuyla örselemiştir. Daha önce bahsettiğimiz suçluluk, umutsuzluk ve yalnızlık gibi hisleri pekiştirmiştir. Toplumsal yaşamın her alanı ötekileştiren ve gündelik işleyişte dahi kolaylıkla aşılabilecek durumları dağlaştıran, sunni sorunlar yaratan pratiklere son verilmeden eşit bir yaşamdan da iyilik halinden de bahsedemeyiz.

 

Yeni vergi reformunun söylentisi dahi birçok engelli bireyin yaşamsal kaygısını, ailelerin gelecek beklentilerini sarsmıştır. Bugün, var olan sorun bakım merkezlerinin yetersizliği ve işlevsizliği, toplumsal yaşamda engelli bireye ayrılmayan alanlar, geleceğe dair umutsuzluğun varlığı, duyulmayan sesler ve görülmeyen yüzlerdir.

 
 
 

Yorumlar


İletişim

​​​​​

Email​:​

iletisim@pskcemarslan.com

​​​​​​​

Telefon:

0544 915 96 39

​​​​

Adres:

Osmanbey | Pangaltı

Şişli

© 2023 Klinik Psikolog Cem Arslan

bottom of page